31 Mayıs 2012 Perşembe

Ayşın Önol (Lady Craft) ile Tanışma...

İşyerimde çok önemli bir denetimi sonunda atlatmıştık.. O kadar yoğun bir çalışma dönemiydi ki, eve sadece uyumaya gidip, sabah kalkıp yine işe geliyordum. Neyse ki atlatmıştım ve o Cuma izinliydim. Bu boş günümü nasıl değerlendirsem diye düşündüm. Boyacı Kedi Şeyda Hanım sayesinde tanıdığım, yazılarından, dekoratif mühürlerinden yakından ilgilendiğim sevgili  Ayşın Hanım'ın atölyesini ziyaret etsem çok güzel olur diye düşündüm ve düştüm yollara. Onu ahşap severler Lady Craft adıla tanıyorlar..

Ayşın hanım'ın atölyesi Beykoz'da.. Gerçi o Acarkent tarafında ama ben gitmişken beykoz merkeze de bir uğrayayım dedim, böyle keyifli yollardan geçerek güzel bir güne başladım :) (Evet araba kullanırken fotoğraf çekmiş olabilirim, itiraf ediyorum memur bey :)



Sonra atölyeye ulaştım. Küçük ve çok sevimli bir atölyesi var Ayşın hanım'ın. Sağolsun beni çok güzel karşıladı, kahve ikram etti, keyifli sohbet ettik... Atölyesini didik didik ettim sanırım :) Bir kere şunu söylemeliyim çok zengin bir ham ahşap malzeme seçeneği var, klasiklerden çok farklı ve estetik, güzel şeyler.. (Ahşap malzemeleri de artık internet üzerinden satıyor zaten. www.ladycraft.net adresinden bu güzel tasarımları satın alabilirsiniz) Onun dışında da Ayşın Hanım çok zevkli bir bayan, küçük dekoratif objeler bile o kadar özenle seçilmişti ki atölyede, hayran kalmamak elde değildi. Sanırım Ayşın hanım'ın uzunca bir vaktini aldım o gün, ama ben uyarmıştım gitmeden, gelip de beni atölyeden çıkaramazsanız karışmam diye :)

Sohbet sırasında peçete dekopajıyla mühürler çok güzel oluyor dedi Ayşın Hanım, ben de ben peçete dekopajı yapmadım hiç, beceremem diye korkuyorum dedim. Anında Ayşın Hanım aldı bir ahşabı eline, iki dakikada bana peçete dekopajı öğretti inanır mısınız? :) Tekrar teşekkür ederim Ayşın Hanım, hemen uyguladım eve gidince ve evet haklısınız korkmama gerek yokmuş :)

Tabii ben atölyeye gitmişken birkaç parça birşeyler aldım ordan. Özellikle tavuk-horoz konsepti olan bir ahsap çok hoşuma gitmişti, Ayşın hanım elle boyama yapmıştı ona, hemen ham halini aldım onun tabi ve sanki çok birşey biliyormuş gibi oturdum boyadım elle onu :) Ayşın Hanım'ın yaptığının yanında lafı bile olmaz ama benim ilk elle boyama çalışmam da böyle birşey oldu :)




İş yerinden sevgili Ayşegül Tunca benden yazlıkları için birşeyler yapmamı istemişti, bu çalışmayı kendisine yapmış oldum böylece..

Bir de kendisi inek figürlü süs eşyalarına bayılır, bir de inekli birşeyler yapayım dedim, o da esprili bir pano oldu..



Güle güle kullanın sevgili Tunca'm benim :)

Ayyy söylemeyi unuttum. Ayşın hanım'ın Lady Craft TV'de çok yararlı videoları var ahşap mühürleri tanıtan. Orada bir mühür gördüm "Handmade with love" yazan. Sordum, ondan yok şimdi dedi Ayşın Hanım. Ama benim onu bir şekilde kullanmam lazımdı, çok hoşuma gitmişti.. Naptım dersiniz? Kaşe yapan bir yere istediğim şeyi gönderdim (Sibel sağolsun uğraştı) ve kendime (utanmadan) kaşe yaptırdım :))))) Bakın kaşeme :)



Bazen kendi azmime kendim hayret ediyorum inanın :)

İşte sevgili Ayşın Önol ile tanışmam böyle oldu. O gün konuşma boyunca haftalık özel ders almak istediğim konusunda başını ağrıttım kendisinin ve sağolsun kabul de etti. Ama gelin görün ki o tarihin üzerinden haftalar geçmesine rağmen ben hala iş yerimden izin ayarlayıp gidemedim, ama ilk fırsatta oradayım insallah...

Herkese sevgiler, selamlar...




28 Mayıs 2012 Pazartesi

Sımsıcak Cafe ve Ece Aymer ile Tanışma

Herhalde çoğumuzun hayalinde bir gün güzel bir kafe açmak, mis gibi kek ve kahve kokuları eşliğinde dostlarımızı, misafirlerimizi ağırlamak, yorulduğumuz zaman kafenin bir köşesindeki koltuğa geçip çayımızı yudumlarken kitap okumak vardır. İşte arkadaşlarımdan biri bu hayalini gerçekleştirdi :) Sevgili arkadaşım Aysu ve eşi Turan bir kafe açmaya karar verdiler. Uzunca ve meşakkatli bir arayışın ardından da Moda'da çok hoş bir mekan buldular ve cafe için hazırlıklara başladılar.

İlk sorumuz: Kafenin adı ne olacak? Şirketteki arkadaşlarla hummalı tartışmalar başladı, delice fikirler (ki genelde bizden de normal birşey pek çıkmaz) havalarda uçuşurken Aysu'nun kafası hepten karıştı :) Ama sonunda bizden beklenmeyecek kadar normal ve samimi bir isimde; "Sımsıcak Cafe"de karar kılındı.

Sonraaa iç dekorasyona geldi sıra. Ne yapalım, nasıl birşey olsun derken, duvarlardaki panoları benim panolardan yapabiliriz aslında diye düşünmeye başladık. Sağolsun Aysu'yla zevklerimiz uyuşur, sen ayarla işte birşeyler dedi ve çıktı işin içinden :)

Hummalı bir çalışma başladı sonra tabi benim için. İlk önce resimleri seçtim. Kafe ortamıyla uyumlu resimler olsun istedim. Ece Aymer'in sitesinde 4 farklı resimden oluşan aşçı panoları vardı. Taktım kafaya o aşçıları, ben bunları yapmak istiyorum diye :) Ece Aymer'in atölyesini aradım, Nalan Hanım'ı defalarca rahatsız ettim, mail attım gelmedi mi, mail attım demiştiniz ama bana gelmedi diye diye yedim bitirdim kendilerini :) Amaaa Ece Aymer ve kadrosundan eksik iş çıkar mı? Çıkmaz tabii :) Sağolsun Nalan hanım resimleri buldu ve bana gönderdi. İşte o meşhur aşçılardan böyle bir sonuç çıktı ortaya :)







Diğer üç pano yine daha önce internetten bulduğum ve çok beğendiğim resimlerdi. Onların panoları da böyle oldu :)








Sonra yine Ece Aymer'in sitesinde kendi atölye kapıları için hazırladıkları panoyu gördüm, bayıldııımmmmm, hemen benzer birşey yapmalıydım tabii ki :) İşte Açık/Kapalı panomuz :)




Bir de Wc için birşeyler yapalım dedik.. Vintage tarzı bir tabela oldu kendisi :)



Sonra gittik bunları bir asalım dedik cafe açılmadan önce. Bir duvara benim hazırladığım panolar, diğer duvara da yağlı boya tablolar asalım dedik. Benim yaptıklarımı duvara dizdik, yok bir tane daha lazım, eksik kaldı burası dedik :) Hemen koşarsııın, cafenin açılışına az bir zaman kala o boşluğu doldurursun :) İşte boşluk dolduran panom :)



Son olarak da Turan buraya bir ayna güzel olur aslında dedi. Onu da yapınca işlem tamam oldu :)



Kafedeki masa örtüleri, peçete halkaları ve önlükleri de Mor Ülke'den ayarladık.. İşte onlardan da birkaç kare ve Mor Ülke önlüğü ile sevgili Aysu :)











Sımsıcak Kefe Moda'da.. Bu sıcak ortamı görmenizi, enfes yemeklerini tatmanızı şiddetle tavsiye ederim :)


Son olaraaaaaak;

Yazılarımı okuyanlar bu işe başlamamın, blog açmanın, hala aşkla boyamalar, kabartmalar yapmamın sebebinin Ece Aymer olduğunu artık çok iyi biliyor. Bu durumda yazımın başlığındaki "Ece Aymer ile Tanışma" ifadesinin benim için 3 kelime ve 1 bağlaçtan çok daha fazla şey ifade ettiğini tahmin etmeniz işten bile değildir. :))

Ankara'ya gittiğimizde atölyeye koşarak gittim ve önce Nalan hanım güleryüzü ile karşıladı beni... Sonra alt kata indik ve tataaaaa, işte orda.. Ece Aymer!

Beni Nalan Hanım kendisiyle tanıştırır tanıştırmaz, Ece Hanım ilk ne dedi bilin bakalım? Ayyy o meşhur Duygu siz misiniz? :)))) Artık resimleri isterken ne kadar taciz etmişim siz düşünün :)))

Sağolsunlar beni çok güzel karşıladılar, kısa bir süre sohbet ettik (zira benim acelem vardı), hemen iki arada bir derede birkaç resim aldım ve atölyede kursa gitme ümidi ile ayrıldım ordan..

İlk fırsatta yanınızdayım sevgili Ece Aymer :)

Sevgi ile....

24 Mayıs 2012 Perşembe

Silinemeyen çizgi kabusu :)

Yaptığım çalışmaları gören arkadaşım Tuba, bizim mutfağa da bir pano yapar mısın deyince, ben de başladım hazırlığa. (Bu arada Tuba, benim ve Kemal'in (eşim) üniversiteden arkadaşımız olan Sedat'ın eşidir ve Sedat bizim tanışmamıza vesile olan, hayatımızda önemli bir yere sahip olan sevgili arkadaşımızdır.)

Resimleri seçtim, nasıl birşeyler yapacağıma karar verdim, başladım boyamaya. Düz beyaz olmasın zemin, bir kırmızı şerit yapayım dedim. Hay demez olaydım, o şerit neler açtı benim başıma :) Önce bütün zemine şeridi yaptım, sonra Kemal "bu şeritler objeleri kapattı, bence ortada olmasın sadece kenarlarda olsun" dedi. Ben de gayet safiyane ortasını tekrar tamamen beyaza boyadım, fimoyla yaptığım objeleri yapıştırdım, panoyu tamamladım. Sonucu sevdim aslında, böyle birşey çıktı ortaya..


Sıra geldi fimoyla yaptığım için hamuru sertleştirmek amaçlı fırınlamaya... Ben fırını bir güzel 100 dereceye, saatimi 30 dakikaya ayarladım, sabırla bekledim sürenin bitmesini, sonra fırının soğumasını. Veeeeee fırının kapağını bir açtım, ta taaaaaaaaaa..........



Ortadaki kırmızı şeritler hortlamııııııış :(((( Çok canım sıkıldı tabii, napıcam ben şimdi diye düşündüm. Sonra neyse dedim bir kez daha boyarım artık napıyım.. Sabırla, kabarttığım objelere değdirmemeye özen göstererek bir kez daha ortasını beyaza boyadım. Sonuç yine istediğim gibi neyse ki..



O akşam arkadaşlarla buluşacağız, ama henüz verniklememiştim, şu verniği de atayım dedim. Panoya sprey verniği bir sıktım, veeeeeeeeeeeeeeee...



Allah'ııııııım bu şeritler yine çıktıııııııı :(((((

Artık verniği de sürdükten sonra yapacak birşey kalmadı. Ya yeniden yapacaktım ya da beğenirlerse bu şekilde verecektim.

Netice mi? Sağolsunlar arkadaşlarım bu şekilde çok beğendiklerini, hatta flu çizgilerin farklı bir hava kattığını bile düşündüklerini söyleyerek aldılar tabloyu :) Hemen de mutfağa astılar.. Şimdi olaylı panom mutfaklarını süslüyor :)

Güle güle kullanın sevgili arkadaşlarım..


Bu vesile ile hepinizin Regaib kandili mübarek olsun. Dualarınızı esirgemeyin...

Sevgiler


22 Mayıs 2012 Salı

İlk Yurtdışı Sevkiyatı

Başlığa bakarak "vaaaaay bu kadar çabuk sipariş almaya mı başladı acaba?" gibi bir fikre kapılan varsa, blogumun adını hatırlatmak isterim kendisine :)))) Abartıyor olabilirim ama rüya da görmedim tabii :) Sevgili kuzenim, bülbül ablam Tubişim, bir arkadaşı için özel bir hediye istediğini söyledi. Ben de  tabii tahmin ettiğiniz üzere hemen "ben yaparım" diye atladım :) Tubişim detaycıdır, öyle sırf süs olmasın, işlevsel birşeyler olsun dedi, ben de bir tepsi çalıştım. İlk defa puantiye yapmayi denedim hem de kendi yaptığım stencil kalıbıyla :) Kalıbi nasıl yaptın derseniz, beni iyi tanıyanlar bilir ki ben birşeyi kafama taktıysam onu bir an evvel yapmadan rahat duramam, olsun diye her imkanı kullanmaya çalışır, gerekirse zihni sinir projeleri geliştirir ve elimden geleni yaparım. Nitekim stencil için de şöyle bir yol izledim. Şerit şeklinde asetat kağıtlar kestim, onları delgeçle deldim, sonra orantılı bir şekilde yapıştırdım, al sana mis gibi puantiye stencil işte :) Şimdi Duygu'cum iyi güzel kalıbı yaptın da bu stencil işini nasıl yapman gerektiğini biliyor musun peki diye sordum sonra kendime:) Cevap:  Yooooo :))) Artık kör topal uydurdum birşeyler, bariz hatalar çarpsa da gözüme, Allah için sevimli oldu tepsim :)




Şu an blogu okuyanların çoğu sadece arkadaşlarım olduğu için aslında çoğunuz biliyorsunuz ama bilmeyenler için söylemiş olayım, bizim bir de taaa ilkokuldan sıra arkadaşım olan sevgili Eren'le birlikte kurduğumuz Mor Ülke'miz var. Ayşe'ye bu tepsiyle beraber bir de Mor Ülke'nin önlüğünden gönderdik. Bu arada bu önlüğün de özelliği şu, Mor Ülke tarihinde satılan ilk önlüktür kendisi ve sonradan birçok kişi "ben de bunun aynısından istiyorum" demesine rağmen bulunamama özelliğine de sahiptir :) Yani Ayşe'cim güle güle kullan SADECE SENDE olan önlüğünü inşallah :)




Şimdilerde başka bir yurtdışı sevkiyatı için uğraşmaktayım ama söylemeeeeeem, sürpriiiiiiiiz :) Bilen biliyor zaten, sürpriz yerine ulaşınca onu da yayınlarım inşallah...

Hep unutuyorum söylemeyi, yaptığım yayınlardan haberdar olmak isterseniz; sayfanın sonundaki mail listesine dahil olabilirsiniz, her yayınımda size bilgi maili gelir böylece...

Sağlıklı, neşeli, güzel günlerde buluşmak dileği ile herkese sevgiler, selamlar...

17 Mayıs 2012 Perşembe

Mini Mini Birler, Çalışkan İkiler...

Artık kafamda sürekli daha ne yapabilirim düşünceleri gezerken, arkadaşlarıma hediye olarak bu tablolardan yapabilirim demeye başladım. Bahane değil mi, bişeyler yapma fırsatı oldu bana da işte. İlk olarak biricik, tek tanecik, diğer yarım ablamın (kendisinin ismi Ebru'dur :) arkadaşı olması hasebiyle tanıdığım Nilüfer'in yeni doğan bebeği için bir kapı süsü yapayım dedim.. İşte böyle birşey çıktı ortaya...




İnşallah bebeğini güzel günlerde, sağlıkla büyütürsün Nilüfer :)


Sonra yaptığım bu panoyu gören sevgili arkadaşım Emine Özbek (her koşulda en büyük destekçilerimden, vazgeçilmezlerimdendir kendisi) benim yeğenlerime de yapar mısın bu panolardan dedi.. Yapmaz mıyııııııım? Yaptım tabi... Kendisinin sevgili kızı Alya ve yeğenleri Elif Duru ve Metin Poyraz içinde panolar yaptım... Ama Alya'nınkini fotoğraflamayı unutmuşum :( Artık bir ara bana fotoğrafını çekip yollarsınız ben de yayınlarım olur mu Emine Hanım :)





Sonra da ben içimden gelerek sevgili arkadaşım Melda'nın şirin mi şirin, yaramaz mı yaramaz, seytan tüyü mevcut kızına, hasta olduğu Caillou (Kayyu) resmi olan bir pano yaptım.



Ama bu mutluluğa değmez miiii? Şirin şebelek seni :) Baksanıza :)



Aaa unutuyordum... Bir de Utku var tabii.. Canım arkadaşım Nihal'in sevgili oğlu için yaptığım bir çalışma da oldu bu arada...

Ama bu çalışmadan önce bahsetmem gereken önemli bir konu var. Konumuzun ismi "Şeyda Avunduk Budak"... Kendisini Ece Aymer Craft House İzmir Şubesinin sahibi olarak tanıdım (tanıdım dediğim de sadece facebook'tan takip aslında :) ) Gerçi şimdi Ece Aymer'le ayrı ayrı yollarına devam ediyorlar ama yine son sürat güzel eserler çıkarmaya devam tabii. Şeyda Hanım'ın atölyesini, yaptığı ve yaptırdığı güzel çalışmaları Boyacı Kedi blogundan izlemenizi şiddetle tavsiye ederim. Benim bahsetmek istediğim ise kendisinin yardımseverliği ve sevecenliği.. Kendisi sadece facebook'tan listesinde ekli olan ve tanımadığı birinin her türlü sorusunu bıkmadan, usanmadan, tüm içtenliği ile ve tüm detaylarıyla cevaplayacak kadar geniş yürekli bir insan... Şeyda Hanım eskitme nasıl yapılır? Şeyda Hanım ben bunun üzerine neyle yazı yazarım? Şeyda Hanım o yaptığınız süper ben nasıl yaparım? Şeyda Hanım onları nereden aldınız? Yaaaaaa okurken bile bıkıyor değil mi insan? Ama kendisi bıkmıyor, bıkmadan cevaplıyor işte.. Şeyda Hanım size teşekkürlerimi her zaman bir borç bilirim. İzmir'e ilk geldiğimde mutlaka sizi ziyaret etmek isterim. Sevgilerimi gönderiyorum size buralardan :)

İşte Utku için yaptığım panoyu Şeyda Hanım'ın yaptığı çalışmalardan esinlenerek yaptım. Panoyu Şeyda Hanım İzmir'den ham olarak gönderdi, eskitmeyi de mumla nasıl yapacağımı detaylı detaylı anlattı. Bunlara bir de herbirşeyi beceren sevgili Sibel'in ördüğü patikler de ekleninceeee, işte bu çıktı ortaya :)




Zor kazanılan zaferimiz Utku'muzu güzel günlerde, mutlulukla büyütürsün inşallah canım arkadaşım.. Gerçi kendisi büyüdü bile ama :) Baksanıza haksız mıyım?


Herkes sevgi ile, güzel günlerde kullanır umarım benim aşkla yaptığım panoları...

Sevgiler...


15 Mayıs 2012 Salı

Durmadan Kabartmaya Devam...

Resimleri gördükçe Allah'ım bunu da yapmalıyım, bunu da yapmalıyım deliliği dört bir yanımı sarmışken, bir resim gördüm, bayıldım, iste bunu yapmalıyım dedim kendi kendime. Kime yapacağıma da karar verir vermez başladım calışmaya. Itiraf ediyorum bu defaki bayağı bir zordu. Onu kabart yapıştır, bunu kabart onun üstüne yapıştır, yetmedi bunu da yapıştır derken fenalıklar geçirdim ama ne yalan soyleyeyim sonucu ben çok sevdim. Rezil bir şekilde koltuğun üzerinde çekilen fotoğraflar eşliğinde işte tablom :) Sanırım bu fotoğraf olayına çözüm bulmam lazım :)






Sevgili Fatma Hanım'a hediye ettim bu tabloyu. Ne de olsa dolaylı olarak bu işe başlama sebebim o oldu (Yeni başlayanlar için bknz Miad başlıklı yazıma :) ). Her yeni çalışmada gözlerini parlata parlata "Ayyy harikasın Duygu" tepkisini benden esirgemeyen Fatma Hanım'a helali hoş olsun bu emekler :) Baktıkça beni sevgiyle anarsınız umarım.

Herkese sevgiler...

Blogum kaç kez görüntülendi?

İzleyiciler

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...